Çok hücreli çok bakterili (MMB) organizmalar, diğer bakterilerden farklı olarak, tek başlarına yaşayamayacak kadar birbirlerine bağımlı bir yaşam sürüyorlar. Bir araya geldiklerinde içi boş bir küre oluşturup, döllenmiş yumurtanın erken aşamalarına benzeyen blastosist benzeri bir yapı meydana getiriyorlar. Bu ilginç benzerlik, bilim insanlarının dikkatini çekiyor.
Montana Eyalet Üniversitesi’nden George Schaible ve ekibi, 22 farklı MMB topluluğunun genetik yapısını inceledi. Araştırma, aynı yapıyı oluşturan hücrelerin genetik olarak özdeş olmadığını, aksine farklı genetik özelliklere sahip olduğunu gösterdi. Bu genetik çeşitlilik, hücrelerin farklı görevler üstlenmesini ve bir tür iş bölümü yaratmasını sağlıyor. Tıpkı vücudumuzdaki organların farklı işlevleri yerine getirmesi veya bir toplumdaki bireylerin farklı yeteneklere sahip olması gibi.
MMB’ler, hem organik hem de inorganik karbon kaynaklarını kullanabiliyor. Bu beceri, farklı hücrelerin farklı karbon kaynaklarına özelleşmesinden kaynaklanıyor. Hatta bazı hücreler, sülfat indirgeyerek hidrojen sülfür bile üretebiliyor.
Çalışma ayrıca hücreler arasında metabolik bir farklılaşma olduğunu ve bunun hücrelerin belirli görevlerde uzmanlaşmasına yol açtığını ortaya koyuyor. Hücrelerin bazı maddeleri metabolize edip, bu ürünleri diğer hücrelerle akışkansız boşluklar aracılığıyla paylaştığı düşünülüyor.
Bilim insanları bu sistemi “iş bölümü ile çalışan metabolizma” olarak tanımlıyor. Bu içsel çeşitlilik ve iş birliği, yaşamın daha karmaşık formlarına geçişin erken bir evrimsel modeli olabilir.
Araştırma, çevresel koşulların sürekli değiştiği tuz bataklıklarında, bu tür genetik ve metabolik çeşitliliğin hayatta kalma avantajı sağladığını ve MMB’lerin evrimini şekillendirdiğini gösteriyor.