Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Üreten Sağlık Modelinin Lansman Programı”nda açıklamalarda bulundu. Memişoğlu, küresel COVID-19 salgını ve asrın felaketi 6 Şubat depremlerinde güçlü sağlık altyapısının önemini tecrübe ettiklerini vurgulayarak, sağlık alanında yeni bir adım attıklarını belirtti. “Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modeli” ile “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı”nı önümüzdeki dönemde hayata geçireceklerini söyledi.
Bu yeni vizyonun, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) üzerinden gerçekleştirileceğini açıklayan Memişoğlu, “fikirden ürüne” giden bir ekosistem inşa ettiklerini ve bu ekosistemin Milli Sağlık Teknoloji hamlesinin taşıyıcısı olmasını hedeflediklerini ifade etti.
“Üreten Sağlık Modelimizi, sağlık alanında marka ve katma değer oluşturduğumuz; ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunduğumuz; kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız; dünyaya teknoloji ve ürün ihraç ettiğimiz önemli bir adım olarak görüyoruz” diyen Memişoğlu, bu adımı atarken Türkiye’nin yetişmiş insan gücüne, tecrübesine, akademisyenlerin birikimine, sanayicilerin üretim kapasitesine, devletin ve bakanlığın teşvik edici rolüne sonuna kadar güvendiklerini vurguladı.
Memişoğlu’nun açıklamalarına göre, TÜSEB öncülüğünde üniversiteler ve özel sektör, üçlü sarmal modeliyle bir araya getiriliyor. Sağlık çalışanları, özellikle hekimler bu sürece güçlü şekilde dahil ediliyor. ARGE ve üretim süreçleri planlanıyor; bilgi, deneyim ve finansal destek sağlanıyor.
Bu amaçla, ilk önemli adım olarak Etlik, Bilkent ve Çam Sakura Şehir Hastanelerinde Teknoloji Transfer Ofisleri kuruluyor. Böylece sağlık çalışanları, ihtiyaçları en iyi bilen kişiler olarak Üreten Sağlık ekosisteminin merkezinde konumlandırılıyor.
“Yeni bir fikirle kapımızı çalan her sağlık çalışanımıza, patentten hukuki yardıma, ar-geden finansal desteğe kadar her türlü katkıyı sunuyoruz. Onları sanayicilerle de üreticilerle de biz buluşturuyoruz” diyen Memişoğlu, artık sanayicilerin kapılarını çalmayı beklemeden, onları üretim tesislerinde ziyaret ettiklerini ve birlikte atılacak adımları planladıklarını söyledi.
Memişoğlu, ülkenin halen ithal etmek durumunda kaldığı tıbbi cihaz ve ilaçlardan en yüksek miktarda ve en yüksek bedellerle temin edilen ürünleri tek tek çalıştıklarını belirtti. Hedeflerinin, doğru eşleştirmeler yaparak TÜSEB, üniversite ve sanayici buluşmasını sağlamak ve ülkenin sağlık alanında dışa bağımlılığını minimize etmek olduğunu söyledi.
Tanı ve teşhis ürünleri, tıbbi cihaz ile aşı ve ilaç geliştirme projelerini desteklediklerini açıklayan Memişoğlu, bu kapsamda verilen Ar-Ge desteğini 2025 yılında iki katına çıkaracaklarını ifade etti.
Nadir hastalıkların tanısında büyük önem taşıyan genom merkezimizde örneklem sayımını son iki ayda üç katından fazla artırdıklarını söyleyen Memişoğlu, böylelikle tanısı konulamayan nadir genetik hastalıkların tanısını koyabilir hale geldiklerini belirtti.
“Türkiye Ulusal Genom Projesi kapsamında ülkemizde kanser ve nadir hastalıklar başta olmak üzere gen tedavilerine erişim, yeni tedavi yöntemleri geliştirme ve nitelikli insan kaynağı konularında birleştirici bir sistem geliştiriyoruz” diyen Memişoğlu, sağlık verilerini bilim dünyasıyla paylaşarak sağlık teknolojilerinin ve yeni ürünlerin gelişmesine hizmet etmelerini amaçladıklarını söyledi.
“Üreten Sağlık Modelimiz, Milli Sağlık Teknoloji hamlemizin lokomotifi olacaktır. Üreten Sağlık Modelimiz, ülkemizin sağlık alanında yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini en üst seviyeye taşıyacaktır” diyen Memişoğlu, Üreten Sağlık Modelinin ilk adımlarından biri olarak TÜSEB tarafından desteklenen bilimsel çalışmalarda sağlık hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının da Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda kabul edildiğini müjdeledi.
