Beşar Esad’ın devrilmesiyle Suriye’de yeni bir durum oluştu. Türkiye, bu bağlamda yeni bir savunma ve güvenlik konsepti oluşturması gerekiyor.
Bütünlüklü terörle mücadele stratejisinin devam edeceği açık ancak bazı kritik hususların yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Bunların başında HTŞ ile ilişkilerin nasıl geliştirileceği, PKK/YPG ile HTŞ arasındaki ilişkilerin Türkiye’ye yansımaları geliyor.
Göç meselesi, sığınmacıların geri dönüşü ve bölgedeki değişen demografik yapıya ilişkin adımlar da atılması gerekenler arasında.
Geçmişteki hataların tekrarlanmaması gerektiği vurgulanıyor. Türkiye’nin teyakkuzda olması ve gelişmeleri yakından takip etmesi gerekiyor.
Türkiye’nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi açısından, PKK/YPG’nin ABD desteğiyle yeni bir tehdide dönüştüğü belirtiliyor. Bu tehdide, “garnizon devleti” nitelendirmesi yapılıyor.
ABD’nin Doğu Suriye Güvenlik Alanı (ESSA) kavramıyla Suriye’deki varlığını kalıcılaştırmayı hedeflediği, bu bölgedeki petrol sahalarının güvenliğinin sağlanmasına öncelik verdiği değerlendiriliyor.
ABD’nin ESSA tanımıyla Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk/fiili bir bölge oluşturmaya çalıştığı, bu bölgenin terör örgütlerinin kazanımlarını kalıcı hale getirmeyi amaçladığı ifade ediliyor.
Irak’taki IKYY ve Suriye’deki PKK/YPG’ye verilen destek, bu grupların ciddi güvenlik sorunlarına ve insan hakları ihlallerine neden olduğuna dikkat çekiliyor. Esad’ın devrilmesiyle birlikte, devlet dışı silahlı aktörlerin güçlenmesi Türkiye’yi yeni tehditlerle karşı karşıya bırakıyor.
ABD’nin PKK/YPG’ye alan açtığı, bu örgütün kontrol sahasını genişlettiği ve askeri ve ekonomik gücünü pekiştirdiği belirtiliyor. ABD desteğinin, Türkiye’nin örgüte yönelik siyasi mücadelesini de zorlaştırdığı vurgulanıyor.
Rusya’nın PKK/KCK ile yakın temasta olduğu, bu örgütün Rusya’da faaliyet göstermesine izin verdiği ifade ediliyor. Suriye İç Savaşı’nda Rusya, PYD/YPG’yi Türkiye’ye karşı bir denge unsuru olarak kullandığı değerlendiriliyor.
Heyet-u Tahrir Eş-Şam (HTŞ) örgütünün İdlib bölgesinde radikal terör örgütü imajından kurtulmaya çalıştığı, ancak geleceği belirsiz olduğu belirtiliyor. HTŞ’nin İran ve Rejim karşıtlığı üzerinde konumlandığı, ancak Rusya karşıtlığını sınırlı tuttuğu kaydediliyor.