Slab City: Hiçbir Kuralın Hüküm sürmediği Özgürlük Vahası
Kaliforniya’nın Sonora Çölü’nde, sıradan kasabalardan oldukça farklı, merak uyandırıcı bir şehir yer alıyor: Slab City.
Bu şehirde vergiler veya kurallar yok; çünkü denetleyecek bir mekanizma da yok. Bu nedenle, yoğun şehir hayatından kaçan fakir emekliler ve sanatçılar için bir çekim noktası haline gelmiş.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra terk edilmiş eski bir askeri üs olan Slab City, artık modern dünyanın kurallarından bunalanların cenneti. Burada herkes kendi kurallarını belirliyor ve kendi hayatını inşa ediyor.
Geri dönüşümden elde ettikleri malzemelerle barınaklar inşa eden sakinler, genellikle yazın kavurucu sıcağına rağmen, özellikle kış aylarında karavanlarıyla gelen göçebeler ve maceracılarla birlikte bu özgürlük diyarına akın ediyor.
Slab City, alışılmadık hikayelere de ev sahipliği yapıyor. Sakinlerden Zachary’nin tüm aletleri çalındığında geçim kaynağı kalmadı, ancak o pes etmek yerine “terini satmayı” tasarladı. Vücudundaki teri kazıyıp toplayarak ve kaynatarak testosteron ve tuz elde etmeyi planlıyordu. Zachary’nin yaratıcı çözümü, Slab City’nin sıra dışı doğasını yansıtıyor.
Sanat, Slab City’de büyük önem taşıyor. Renkli sanat projeleri ve geri dönüşümden yapılmış eserler, burayı modern şehir yaşamının karmaşasından bunalan sanatçılar için de cazip kılıyor. Her mahalle, kendi kurallarını ve kültürünü yaratan küçük bir topluluk olarak işliyor. Zorlu koşullara rağmen, yardımlaşma ve dayanışma ruhu hayatı sürdürülebilir kılıyor.