Metin
Sayın Aybaba’nın imzamı taklit ederek 5 milyon Euro’luk teklif yaptığını söylediği, Genel Sekreter’in ise bu teklifin Hüseyin Yücel’in talimatıyla yapıldığını belirttiği iddia ediliyor. Aynı Genel Sekreter, Samet Hoca’nın da imza yetkisi olmamasına rağmen menajerlerin yetki belgelerini dağıttığını ifade etti. Beşiktaş Kulübü belgeleri, televizyonlarda sıradan kağıtlarmış gibi rahatça gösterildi. Üyeler teker teker istifa etti, sonra geri çektikleri söylendi. Beşiktaş Başkanı, yönetim kurulu toplantısından sonra ‘Beşiktaş kalkışma yapılacak yer değildir’ dedi. Şu anki başkan adayı Hüseyin Yücel, bu konularla ilgili tek bir kelime bile etmedi.
Yaşanan skandalların hesabının sorulmadığı için bazı sorumlular bunları sünger çektiklerini zannediyorlar. Öncelikle bu rezilliklerin ve yaşanan her şeyin hesabını vermeliler. Sonra Beşiktaş’ın geleceği hakkında konuşmaya hak kazanırlar.
Tüm bunların ardından Beşiktaş’ın durumuna bakıldığında, 4 milyar TL artan borç yükü ve neredeyse tamamı 2025’ten sonraya ertelenen bonservis ödemeleri olduğu görülüyor. Bu verilere göre Beşiktaş’ın toplam borcu bir yılda %45 arttı. Mayıs sonuna kadar yaklaşık 50 milyon Euro, Aralık sonuna kadar da ikinci bir 50 milyon Euro açık var. Önümüzdeki 3,5 yıl için tüm gelirler kırdırılmış, gelecek için tek bir kuruş bile kalmamış.
Plansız transferler, bütçede büyük açıklar yarattı. Kadro mühendisliği yapılmadan her yöneticinin kendi transfer politikasını uygulaması sonucunda bugün bu noktaya gelindi.
Beşiktaş taraftarının kırgın ve kızgın olduğunu biliyorum. Ben de aynı duyguları paylaşıyorum. Beşiktaş’ın milyarlarca TL borçlandırıldığı bir yıllık masalın ardından, hata yapanlar özür dilemeden, suçlular tespit edilmeden oldu-bittiye getirilmesine karşıyım. Bu nedenle Mayıs’ı beklemeden Beşiktaş başkanlığına aday oldum.
Mevcut başkanların elinde kalacak bir Beşiktaş’ın Mayıs’ta çok daha kötü bir hale geleceğini gördüm. Hepimiz kaostan, gerilimden, kişisel hesaplaşmalardan sıkıldık. Gelin birlikte algılarla yaratılan bu illüzyondan kurtulalım. Yaşadıklarımızla yüzleşip temiz, beyaz bir sayfa açmanın zamanı geldi.
Geçtiğimiz seçim döneminde hakkımda yapılan tüm algı ve manipülasyonlara rağmen Beşiktaşlılara karşı veremeyeceğim hiçbir hesap, Beşiktaş’a mahcup hissedeceğim hiçbir konu yoktur. Ben bu camiaya yapamayacağım hiçbir şeyin sözünü vermedim. Hayali olan hiçbir projeyi de camiamla paylaşmadım. Bunun karşılığında camiamızdan hep sevgi, güven ve teveccüh gördüm.
Hepimiz bugün kişisel hırslarımızı, cepheleşmiş görüşlerimizi bir kenara bırakıp sadece Beşiktaş’ı düşünmezsek, bugün bir başkası gelir. Ötekileştiren dilden uzaklaşmalıyız. Artık Beşiktaş’ın kıymetli isimlerini küstürmekten vazgeçmeliyiz. Beşiktaş’ın şu an her bir ferdinin ve desteğinin ihtiyacı vardır.
Önceliklerimiz
Mali disiplin olmadan süreklilik arz eden başarı mümkün değil. Sportif kazançların dışında gelir getirecek projeler hayata geçirmeliyiz. Bu projeler olmadan istikrarlı bir sportif başarı elde edilemez.
Yıllardır konuştuğumuz altyapı düzenine dönüp genç Türk futbolcuları bulup takımımıza kazandıracağız. Beşiktaş küçülmeye gitmez. 34 yaşındaki futbolcunun maliyetine girmek yerine genç bir kadro oluşturup geleceği garanti altına alacağız.
Transferleri camiamızın iş insanları ve sponsorlarla çözeceğiz. Kulübe ek bir maliyet yüklemeyeceğiz. Yabancı kontenjanı doludur. Geçtiğimiz bir yılda transfer edilen 5 oyuncunun maliyeti 100 milyon Euro’ya yakındır. Beşiktaş’ın kendi bütçesiyle transfer yapması imkansızdır.
Beşiktaş’ın tek seçeneği zekasını kullanmak, bir futbol aklı oluşturmaktır. Başarının sürekliliği ancak doğru adımlarla mümkündür. Bunu gerçekleştireceğiz. Duygusallığı bir kenara bırakıp akıllı bir politika takip edeceğiz.
30 Aralık itibarıyla Beşiktaş, her şeyi planlayacak, planlamadığı adımlar atmayacak. Bu söylediklerim sportif başarıdan uzak kalmak anlamına gelmiyor. Başarının sürekliliğini hedefliyoruz.
Beşiktaşlılar müsterih olsun. Beşiktaş’ın hedeflerini biliyoruz. Kulübümüzü hak ettiği yerlere ulaştırmayı da biliyoruz.
