Nefes borusu yüzde 95 kapandı

Nefes borusu yüzde 95 kapandı
Yayınlama: 03.03.2025 11:16
A+
A-

İstanbul’da tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisi olan 21 yaşındaki Ahmet Yasin Sarıçiçek, doğum günü kutlamalarının ardından yüksek ateş ve baş ağrısı şikayetleriyle hastaneye başvurdu. Soğuk algınlığı teşhisi konulan ve antibiyotik tedavisiyle taburcu edilen Yasin’in durumu kısa sürede kötüleşti. Tekrar doktora başvurduğunda yapılan tetkikler sonucunda herpes virüsüne bağlı ensefalit (beyin iltihabı) teşhisi konuldu ve entübe edilerek yoğun bakıma alındı. 52 gün süren yoğun bakım sürecinin ardından solunum yolunda oluşan darlık nedeniyle nefes almakta güçlük çeken Ahmet Yasin, Prof. Dr. Sina Ercan ve ekibinin gerçekleştirdiği zorlu bir ameliyatla sağlığına kavuştu.

“Nefes Borusunda Dikişleri Tutacak Sağlam Doku Yoktu”

Ahmet Yasin Sarıçiçek’in sağlık durumunu değerlendiren Prof. Dr. Ercan, ameliyatın karmaşıklığını şöyle anlattı: “Hastamızı ilk gördüğümüzde entübasyona bağlı olarak gelişen bu darlığın oldukça hassas bir noktada olduğunu fark ettik. Ses tellerine çok yakın bir bölgede olduğu için ameliyat oldukça zorluydu. İlk tomografilerde durumu incelemiştik fakat ameliyat sırasında karşılaştığımız tablo çok daha ağırdı. Gırtlak bölgesindeki kıkırdak yapılar ciddi hasar görmüştü ve onarım için sağlam doku bulmak neredeyse imkansızdı. Dikişleri tutacak sağlıklı doku olmadığı için attığımız dikişler tutmuyordu ve ekleme işlemine yeniden başlamak zorunda kaldık. Üstelik hastamızın ikinci bir ameliyat şansı da yoktu.”

“Ameliyat Sonrası Darlığın Tekrarlamaması Çok Kritik”

Prof. Dr. Ercan, ameliyat sonrası sürecin en önemli aşamalarından birinin darlığın tekrar oluşmasını engellemek olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu tip ameliyatlarda en büyük risk, yapılan işlemin sağlıklı bir şekilde iyileşmemesi ve darlığın tekrarlamasıdır. Eklenen bölgede tekrar bir darlık oluşsaydı, bir daha cerrahi müdahalede bulunamayabilirdik. Bu nedenle hastanın hassas ve nispeten zayıf dokularda yapılan ek bölgesinin zorlanmadan iyileşebilmesi için koruyucu bir trakeostomi açtık. Trakeostomiyi, ameliyat bölgesini etkilemeyecek şekilde planladık. Bu kararın ne kadar doğru olduğunu ilerleyen süreçte gördük. Yaklaşık üç hafta sonra trakeostomiyi kapatabildik ve ameliyat bölgesi sorunsuz iyileşti.”

“Yanlış Müdahaleler Sorunu Büyütebilir”

Sarıçiçek’in ameliyatının titizlikle planlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ercan, yanlış cerrahi müdahalelerin sorunu daha da kötüleştirebileceğini belirterek şunları ifade etti: “Hastamızın nefes borusundaki daralan kısım çok uzun olmasa da son derece kritik bir konumdaydı. Kıkırdak yapıları tamamen hasar görmüştü. Bu durumda doğru tedavi yöntemini belirlemek çok önemliydi. Endoskopik lazer, stent gibi yöntemler bazen yanlış kullanıldığında sorunu daha da büyütebiliyor. Özellikle ses tellerine yakın bölgelerdeki hatalı müdahaleler, problemin içinden çıkılmaz hale gelmesine yol açabiliyor. Bizim önceliğimiz, hastanın nefes alma, konuşma ve ses fonksiyonlarını koruyarak sağlıklı bir iyileşme sağlamaktı. Başarıyla tamamladığımız için mutluyuz.”

“Nefes Almakta Zorlandım, Hayat Kalitem Düştü”

Yaşadıklarını anlatan Ahmet Yasin Sarıçiçek, “Çeşitli tedaviler denendi, iki kez balon dilatasyon ameliyatı oldum ama yeterli olmadı. Nefes alma sorunum giderek artıyordu ve bu durum hayat kalitemi olumsuz etkiliyordu. Normal yürümek, derslerime odaklanmak, hatta günlük basit işleri yapmak bile zorlaşmıştı. Sonunda Prof. Dr. Sina Ercan’a ulaştım” dedi.

“Acaba Tekrar Nefes Alabilecek Miyim Diyordum”

Ameliyat sürecine nasıl karar verdiğini anlatan Sarıçiçek, “Sina Hocam beni ilk muayene ettiğinde ‘Ben halledeceğim’ dedi. O anda kendimi emin ellerde hissettim. Acilen ameliyata alındım ve operasyon sonrası sağlığıma kavuştum. Artık rahat nefes alabiliyorum, hayatıma geri döndüm, eğitimime devam ediyorum, okula gidip gelebiliyorum. En önemlisi sağlıklı bir şekilde nefes alıp verebiliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Bunu tamamen Sina Hocam’a borçluyum” şeklinde konuştu.

Ameliyat öncesi endişelerini de paylaşan Sarıçiçek, “Ameliyat öncesi çok kaygılıydım. ‘Acaba tekrar nefes alabilecek miyim?’ diye düşünüyordum, çünkü gerçekten zor durumdaydım. Ama kendimi güvende hissediyordum. Ameliyattan sonra uyandığımda ilk fark ettiğim şey tekrar nefes alabilmek oldu. O an tüm kaygılarım bitti ve gerçek hayatıma dönebildim” dedi.

‘Sina Hocam Benim İdolüm, Gelecekte Ben de İyi Bir Doktor Olacağım’

Tıp fakültesindeki eğitimine devam eden Ahmet Yasin, yaşadığı bu sürecin kendisini daha da motive ettiğini söyledi. Sarıçiçek, “Okumayı, öğrenmeyi çok seviyorum. Eğitim hayatım benim için çok değerli. İnşallah ben de bir doktor olacağım. Tıp okumayı çok seviyorum ve başarılı bir doktor olmak için elimden geleni yapacağım. Sina Hocam bana çok emek verdi, onun sayesinde hayata tekrar adapte olabildim. Ben de ileride onun gibi insanların hayatına dokunan bir doktor olmak istiyorum. O benim idolüm. Bana bu yolda bir kapı açtı ve hayatımı geri verdi. Kendisine minnettarım” diye konuştu.

“Hastalığı Doğum Gününde Başladı”

Ahmet Yasin Sarıçiçek’in babası İlhan Sarıçiçek, oğlunun yaşadıklarını şöyle anlattı: “Oğlum Ahmet’in hastalığı, doğum gününde arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiği gün başladı. Akşam eve geldiğinde başı ağrıyordu. Ateşi de çıkınca hemen hastaneye götürdük. İlk muayenede basit bir soğuk algınlığı olduğu düşünüldü, antibiyotik verildi ve eve gönderildik. Ancak gece şikayetleri artınca tekrar hastaneye gittik. Yapılan testler sonucunda herpes virüsüne bağlı ensefalit teşhisi konuldu ve yoğun bakıma alındı. 28 Ocak’ta başlayan bu süreç 22 Nisan’a kadar sürdü. 52 gün entübe edildi, yoğun bakımda kaldı. Sonrasında servise alındı, taburcu oldu ama sorunlar bitmedi.”

“5-6 Ay Boyunca Nefes Almakta Zorlandı”

Ahmet Yasin’in eve döndükten sonra nefes alma sorunları yaşamaya devam ettiğini belirten baba İlhan Sarıçiçek, “Asıl sorun nefes alamamasıydı. Temmuz ayında ameliyat olana kadar, yani yaklaşık 5-6 ay boyunca sürekli sıkıntı çekti. Fizik tedaviye başlaması gerekiyordu ama nefes darlığı yüzünden bu bile mümkün olmadı. Günlük hayatını sürdüremiyordu. Farklı doktorlara gittik ama çözüm bulamadık. En sonunda Sina Hocamıza ulaştık” dedi.

Baba Sarıçiçek, yaşadıkları endişeli sürece de değinerek, “O dönem bizim için çok zordu. Yapılan ilk muayenede Ahmet Yasin’in nefes borusunun yüzde 90-95 oranında tıkalı olduğunu öğrendik. Durumu o kadar kritikti ki, bir balgam veya tükürükle bile boğulma tehlikesi vardı. Bu yüzden acilen yatışı yapıldı ve sabah ameliyata alındı. Tabii ki endişeliydik ama Sina Hocamızın güven veren yaklaşımı bize moral verdi” diye konuştu.

“Bugün Mutluyuz”

Ameliyat sonrası süreci anlatan baba, oğlunun sağlığına kavuşmasının kendileri için büyük bir mutluluk olduğunu ifade etti: “O zor günleri tekrar yaşamak istemiyorum. Gerçekten çok zor bir dönemdi. Oğlum 20. yaş gününde böyle bir rahatsızlık geçirdi. Hayatının baharında, spor yapan, sağlıklı bir gençken bir anda böyle büyük bir sorunla karşılaştı. Biz de büyük bir şok yaşadık. Ama bugün geldiğimiz noktada çok mutluyuz. Ahmet Yasin sağlığına kavuştu ve hayatına devam ediyor. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.