ABD Ekonomi Politikaları ve Seçim Sonuçları
ABD, 4 yıllık görev süresini belirlemek için sandık başına gitti.
Seçmenlerin çoğunluğu ekonomiyi temel bir konu olarak öne çıkardı.
Kamala Harris‘in görev yaptığı Biden yönetimi, istihdam sicilinin gücüne vurgu yaparken eski Başkan Donald Trump enflasyona odaklandı.
Harris, Biden yönetiminin COVID-19 salgını sonrasında işleri artırdığını ve son yıllarda ücretlerin arttığını savundu. Trump ise aynı dönemde borç ve enflasyonun arttığını söyledi ve seçim kampanyasını ABD’nin çıkarlarını ön planda tutan “America First” sloganıyla yürüttü.
Ekonomik Büyüme
Ekonomik performansın temel ölçütü olan gerçek gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) hem Trump hem de Biden-Harris yönetimleri altında arttı.
Trump, 2008-09 mali krizinin ardından yıllarca süren zayıf performansın ardından GSYİH büyümesini artırma sözü verdi. Görevdeki son yılında GSYİH, tüketiciler karantinaya girdiği ve işletmeler kapılarını kapattığı için yüzde 28 düştü.
Biden döneminde GSYİH arttı. Son çeyrekte GSYİH, 2023’te yüzde 3,1 olarak tahmin ediliyor.
Borsa Performansı
Yatırımcılar hem Trump hem de Biden-Harris yönetimleri altında iyi performans gösterdi.
Hisse senetleri Trump döneminde yüzde 48,1, Biden/Harris döneminde ise yüzde 49,6 arttı.
Enflasyon
Trump döneminde Amerikalılar nispeten düşük enflasyon yaşarken, enflasyon Haziran 2018’de yıllık yüzde 2,9’a ulaştı ve daha sonra COVID-19 yasakları yürürlüğe girdiğinde yıllık yüzde 0,2’lik bir seviyeye düştü.
Enflasyon, Biden döneminde 2022’de yüzde 9’luk kırk yıllık zirveye ulaştıktan sonra son yıllarda düştü.
Ücretler
Amerikalıların harcama gücü, birçok Amerikalı için Trump döneminde daha iyi bir seyir izledi.
Enflasyona göre ayarlanmış ortalama saatlik kazançlar, Trump döneminde yüzde 6,4 arttı.
Biden-Harris dönemindeki yüksek enflasyon, çalışanların satın alma gücünü kısıtladı.
İstihdam ve İşsizlik
Hem Biden hem de Trump güçlü işgücü piyasalarına katkı sağladı.
Biden göreve geldiğinden beri genel istihdam yüzde 12, ortalama ücret yüzde 19 arttı.
Trump döneminde işsizlik oranı 2019 sonu ve 2020 başında yüzde 4,7’den yüzde 3,5’e düşerek 1969’dan bu yana en düşük seviyesine ulaştı. Ancak COVID-19 ABD ekonomisini vurduğunda işsizlik yüzde 14’ün üzerine çıktı.
Pandemi sonrası koşullar normalleşmeye başladı. Temmuz ayında işsizlik oranı yüzde 4,3’e, Eylül ayına kadar ise yüzde 4,1’e geriledi.
Faiz Oranları
Faiz oranlarının gidişatında paralellikler olsa da hareketlerin büyüklüğünde benzerlik yoktu.
Trump başkanlığının ilk yarısında Fed, Aralık 2018’de yüzde 2,25 ila yüzde 2,5’lik maksimum hedef aralığına yükseltti. Trump, daha yüksek oranları eleştirdi. Fed, COVID-19 salgını başladığında oranları yüzde 0- yüzde 0,25’lik bir aralığa düşürdü.
Biden-Harris dönemi faiz artışlarıyla konuşuldu. Fed yakın zamanda faiz oranlarını düşürdü.
Konut Fiyatları
Trump göreve geldiğinde ABD’deki ortalama konut fiyatı 300.000 doların altındaydı. Bugün yoğun talep ve kısıtlı arzın bir yansıması olarak 493.948 dolar civarında.
Konut satın alınabilirliği ülke çapında sorun haline geldi.
Kamu Borcu
Bugün kamu borcu 35,7 trilyon dolar seviyesinde.
Başkanlar ulusal borç düzeyi üzerinde doğrudan etkiye sahip olma eğiliminde.
Trump, 10 yıl boyunca ulusal borca tahmini 8,4 trilyon dolar ekledi. Biden ise büyük ölçüde pandemi dönemi teşvik yasası aracılığıyla 4,2 trilyon dolar ekledi.
Tüketici Güveni
Güçlü iş piyasası ve ekonomiye rağmen, tüketiciler son 4 yıldır ekonomik koşullardan memnun değiller.
Tüketicilerin ekonomik koşulların iyileştiğine mi yoksa kötüleştiğine mi inandıklarını izleyen ekonomik güven endeksi, Trump yıllarında iyiydi. Ancak Biden-Harris yönetimi, enflasyon sorunu ile karşılaştı.
Eylül ayı itibarıyla güven endeksi, durgunluk dönemlerinde görülen düşük güven seviyelerindeydi.