Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerinde, enflasyonun düşmeye devam etmesini beklediğini ve 2025’te yüzde 24 seviyesine gerileyeceğini öngördüğünü belirtti.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerinde, enflasyonun düşmeye devam etmesini beklediğini ve 2025’te yüzde 24 seviyesine gerileyeceğini öngördüğünü belirtti.
IMF, 27 Eylül’de Türkiye ile yapılan 4. Madde konsültasyonunu tamamladığını açıkladı.
Açıklamada, son bir yılda Türkiye’de ekonomi politikalarında kararlı bir değişim yaşandığı ve bu değişimin genel politika duruşunu sıkılaştırdığı vurgulandı.
Vergi ve harcama tedbirlerinin mali disipline dönme çabalarına destek sağladığı ifade edilirken, güçlü gelir politikalarına bağlılığın da güvenilirliği artırdığı belirtildi.
IMF, bu politika dönüşümünün ekonomik dengesizlikleri azalttığını ve güven ortamını yeniden güçlendirdiğini kaydetti. Ayrıca, sıkılaşan finansal koşulların iç talebi baskıladığı ve bunun sonucunda manşet enflasyonun gerilediği aktarıldı.
Yerli ve yabancı yatırımcıların Türk Lirası cinsinden varlıklara yönelmesiyle piyasa duyarlılığının önemli ölçüde iyileştiği, düşük emtia fiyatları, canlı ihracat ve azalan altın ithalatının ise brüt ve net rezerv pozisyonlarını güçlendirerek cari hesapta büyük bir iyileşmeye katkı sağladığı ifade edildi.
IMF açıklamasında, “Yetkililerin kademeli politika ayarlamaları doğrultusunda enflasyonun daha da düşmesi bekleniyor” ifadesi yer aldı. Ancak, beklentilere yönelik risklerin ciddi ve aşağı yönlü olduğu belirtildi. Bu riskler arasında beklenenden daha güçlü ücret ve fiyat artışları, sermaye akışlarının tersine dönmesi, yükselen küresel enerji fiyatları ve artan jeopolitik gerilimler bulunuyor.
Açıklamada ayrıca, Türkiye’nin önemli finansal ve dış kırılganlıklarının devam ettiği vurgulandı. Enflasyonla mücadele için izlenen kademeli politikanın ise risklerin gerçekleşme sürecini uzatabileceğine dikkat çekildi.
IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun değerlendirmelerine de yer verilen açıklamada, 2023 ortasından itibaren uygulanan kararlı politika sıkılaştırmasıyla, Türkiye’nin makroekonomik dengesizliklerini ve risklerini önemli ölçüde azaltmada gösterdiği çabalar takdir edildi.
Ancak, enflasyonist baskıların hala yüksek olduğuna ve önemli aşağı yönlü risklerin devam ettiğine dikkat çekildi. Enflasyon beklentilerinin yönetilmesi ve makroekonomik istikrarın sağlanması için maliye, para ve gelir politikalarının koordineli bir şekilde uygulanması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada ayrıca, sürdürülebilir kamu borcu seviyelerine dikkat çekilerek, enflasyonla mücadele çabalarını desteklemek ve ekonomik tamponları güçlendirmek adına daha geniş kapsamlı ve önceden planlanmış bir mali konsolidasyon önerisinde bulunuldu.
IMF açıklamasında, ücretlerin enflasyon beklentilerine göre belirlenmesinin enflasyonun önemli ölçüde düşmesine katkı sağlayabileceği belirtildi. Enflasyon hedeflerine ulaşılana kadar sıkı ve veriye dayalı bir para politikası izlenmesi gerektiği vurgulandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme hedefine ulaşmak için gerektiğinde ek sıkılaştırma adımlarına hazır olması gerektiği ifade edildi.
Ayrıca, finansal istikrarı korumak için dikkatli olunması ve daha fazla reform yapılmasının önemine dikkat çekildi. Türkiye’nin Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listesinden çıkması memnuniyetle karşılandı. Daha kapsayıcı, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir orta vadeli büyüme için yapısal reformların hızlandırılması çağrısında bulunuldu.
Açıklamada, Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerine de yer verildi. Buna göre, Türkiye’nin 2024’te yüzde 3, 2025’te yüzde 2.7, 2026’da yüzde 3.2, 2027’de yüzde 3.4, 2028’de yüzde 3.7 ve 2029’da yüzde 3.9 oranında büyümesi öngörülüyor.
İşsizlik oranının gelecek yıl bir miktar artış gösterdikten sonra kademeli olarak düşeceği belirtilerek, bu yıl için yüzde 9.3, 2025’te yüzde 9.9, ve 2029’da ise yüzde 9.2 seviyesine gerileyeceği ifade edildi.
Yıl sonu enflasyon beklentileri de açıklamada yer aldı. Buna göre, 2023 için enflasyonun yüzde 43, 2025’te yüzde 24, 2026’da yüzde 17.2, 2027’de yüzde 15.3, 2028 ve 2029’da ise yüzde 15 olması bekleniyor. Ayrıca, cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının bu yıl yüzde 2.2, 2029’da ise yüzde 1.9’a düşeceği tahmin ediliyor.
