Pasifik Okyanusu’nda yüzen devasa bir plastik “çöp adası”, dünyanın çevre krizini acımasızca yansıtıyor. Yaklaşık 1,8 trilyon parça plastikten oluşan bu ada, yaklaşık 618 bin mil karelik bir alanı kaplıyor. Bu, Fransa’nın üç katı, Türkiye’nin ise neredeyse iki katı boyutunda! Ağırlığı ise tam 100 bin ton.
Her yıl 1,15 ila 2,41 milyon ton plastik denizlerimize karışıyor. Bu kirlilik 267 deniz türünün sağlığını doğrudan etkiliyor. Deniz kuşlarının %44’ü, deniz memelilerinin %43’ü ve deniz kaplumbağalarının %86’sı plastik kaynaklı yutma, açlık, boğulma veya dolanma nedeniyle zarar görüyor.
Kaliforniya ve Hawaii arasında yüzen muazzam plastik birikintisi, dünyanın en büyük beş açık deniz plastik toplama alanından biri. GPGP, yüzeyde yüzen plastiklerin hafifliği ve dayanıklılığı nedeniyle okyanus boyunca geniş mesafeler kat etmesi ve burada birikmesi sonucu oluşmuştur.
Bir grup araştırmacı, adanın büyüklüğünü anlamak için kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. 30 gemi, 652 ağ ve hava görüntüleme çalışmaları yoluyla yaptıkları analizler, adada yaklaşık 1,8 trilyon plastik parça olduğunu ortaya çıkardı. Bu, dünyadaki her insan için yaklaşık 250 parça plastik atık anlamına geliyor! Araştırmalar, bu sayının 3,6 trilyona kadar çıkabileceğini öne sürüyor.
Çöp adasında bulunan plastiklerin bazıları denizlerde 50 yıldan fazla süredir dolaşıyor. Çakmaklar, diş fırçaları, su şişeleri, poşetler ve hatta cep telefonları adanın bir parçasını oluşturuyor. Daha da endişe verici olanı, bu yamanın hızla büyümeye devam etmesi. 2014 araştırması, GPGP’nin 1945’ten beri her on yılda bir 10 kat arttığını gösteriyor.
Deniz canlıları tarafından yutulan plastikler sadece deniz ekosistemlerini değil, insanları da etkiliyor. “Biyobirikim” olarak bilinen bir süreçle, plastiklerden salınan kimyasallar denizlerden insan gıda zincirine kadar ulaşabilir. Ekonomik etkileri de önemli: Deniz plastiklerinin neden olduğu ekonomik zararın yılda 6 ila 19 milyar dolar arasında değiştiği tahmin ediliyor. Turizm, balıkçılık ve temizlik çalışmalarının maliyetleri önemli bir rol oynuyor.
The Ocean Cleanup girişimi, 2027 yılına kadar bu kirliliğin yarısını temizlemeyi hedefliyor. Proje, plastikleri toplamak için deniz tabanına sabitlenen yüzer bariyerler kullanmayı planlıyor. Ancak mikroplastiklerin artması ve denizlere karışan plastik miktarının kontrolsüzlüğü, çözümün daha uzun vadeli ve daha kapsamlı çabalar gerektirdiğini gösteriyor.
Atlantik Okyanusu’nda da Kuzey Atlantik Çöp Yaması olarak bilinen benzer bir plastik birikintisi bulunuyor. 1972’de keşfedilen bu alan, deniz ekosistemlerine zarar vermeye devam ediyor. Ancak çevre bilinci ve temizleme çabaları genellikle GPGP’ye odaklanmaktadır.