Geçtiğimiz hafta bebeklerin ölümüne ilişkin haberler hepimizi insanlığımızdan utandırdı. Bu çetenin yarattığı travmayı atlatmak kolay olmayacak. Doktorlarımızı karaladılar. Olayın başından beri arkadaşlarımız konuyu takip ettiler ve iddianameyi okudular. Maalesef haklı çıktık. Bu iktidara sağlık hizmetlerini piyasalaştırmayın dedikçe ne kadar doğru söylediğimizi bir kez daha gördük.
İki eski sağlık bakanının ve mevcut bakanın özel hastaneleri var. Olayın teknik takibi aylar sonra başlıyor. Bebekler ölüyor, onlar takip ediyorlar. İnfial büyüyor ve ancak o zaman hastaneler kapatılıyor. Bebeklerin ölümü nisana kadar devam ediyor. Mesele çok ciddi.
Sağlık Bakanı’nın soruşturmayı engellememek için görevinden ayrılması gerekir. Aklanırsa yeniden gelebilir. Ancak şu anki konumu sorunludur.
Bu olayda adı geçen 19 hastanenin ibret olması için kamulaştırılması gerekiyor. Devlet, FETÖ’nün mallarını nasıl kamulaştırdıysa, bu hastaneleri de kamulaştırmalıdır.
Fethullah Gülen öldü ama günah kapısı hala açık. Bu günah, ona yataklık edenlere de yazılıyor.
Asgari ücretle 2002’de 7 çeyrek altın alınabiliyordu, şimdi 3 çeyrek alınabiliyor. Asgari ücretin 35 bin TL olması gerekir. 30 bin TL’nin altındaki asgari ücretleri kabul etmeyeceğiz.
Suriye’de genel af ilan edildi. Esad ile anlaşma zamanı. Türkiye’deki Suriyelileri göndermenin yolunu aramıyoruz. Evlatlarımız işsizlikten kırılıyor. Yapılması gereken sığınmacı sorununu çözmektir.
Kadınlar vahşice katlediliyor. Vatandaşlar bu konuda bir şeyler yapmak istiyor. 27 Ekim Pazar günü İstanbul Beşiktaş’ta “Yaşam Hakkı” buluşmasına davet ediyoruz.