Cem Garipoğlu’nun Mezarı 10 Yıl Sonra Açıldı
İstanbul’da Münevver Karabulut cinayetinden 10 yıl sonra, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması kararını verdi. Mezar, 3 Ekim’de açıldı.
Cem Garipoğlu, Karabulut cinayetinin ardından 197 gün sonra avukatı tarafından teslim edilmişti. 2014 yılında kaldığı hapishanede ölü bulundu. Karabulut ailesi, Garipoğlu’nun yaşamadığını, kaçırıldığını iddia ederek hukuki mücadele başlattı.
Mezarın açılması, fethi kabir işlemi ile yapıldı. Yetkililerin ve Karabulut ailesinin yakınlarının bulunduğu operasyonda, Garipoğlu’nun cesedinden kemik örnekleri alındı. Örnekler, Garipoğlu’nun aile yakınlarıyla DNA eşleşmesi için kullanılacak.
Garipoğlu’nun ölüm raporunda, “başa poşet geçirilmesine bağlı ağız burun kapanması ve boyuna bağ tatbikine bağlı mekanik asfiksi” sonucu öldüğü belirtilmişti. Ancak cinayet olduğuna dair iddialar kamuoyunda gündemden hiç düşmedi.
Garipoğlu ailesinin “Kanlı koltuk” pozu olarak bilinen fotoğrafta, Münevver Karabulut’un DNA’sının tespit edilmesi bu iddiaları güçlendirmişti.
Karabulut ailesi, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak mezarının açılmasını talep etti. İlk başvuru reddedildi, ancak daha sonra açılan takipsizlik davası da bozuldu.
Adalet Bakanlığı’na yapılan şikayet de reddedildi fakat Karabulut ailesi pes etmedi. Konuyu Cumhuriyet Başsavcılığı’na taşıdılar. Başsavcılık da nihayetinde mezarın açılmasına karar verdi.
Mezarın açılması işlemi, 3 Ekim 2024 tarihinde, kamera ve fotoğraf çekimleri de yapılarak gerçekleştirildi. Mezardan alınan kemik örnekleri, DNA incelemesi için gönderildi.
Cem Garipoğlu’nun 3 Tesadüfü
Cem Garipoğlu’nun mezarının açılacağı günün tarihi, onun Münevver Karabulut ile yaptığı MSN yazışmalarındaki rakam takıntısını hatırlattı. Garipoğlu, 3 Mart 2009’da Karabulut’u öldürmüştü.
Garipoğlu’nun bilgisayarından çıkan MSN kayıtlarında, “Zeytinburnu sürtüğü” ismini verdiği Karabulut için oluşturulan yedek dosyanın adı “333” olarak geçiyordu.
Ayrıca, Garipoğlu ölmeden önce kaldığı hapishanedeki koğuşunun numarası da 5’ti.
3 rakamının Garipoğlu’nun hayatında bu kadar belirgin olması dikkat çekici bir tesadüf olarak kaydedildi.