Dünyanın 5 Cehennem Kapısı
Hinnom Vadisi: Cehennemin Kökeni
İsrail’in eski başkenti Kudüs’ün dışında yer alan Hinnom Vadisi, “cehennem” kavramının kökeninde yatıyor. Antik İsrailliler, çocuklarını burada Ammon tanrısı Moloch’a kurban olarak yakarlardı. Bu dehşet verici uygulamalar, cehennem ateşinin Yahudi ve Hristiyan teolojisinde temel bir unsur haline gelmesine yol açtı.
Hekla: Cehennemin Dipsiz Kuyusu
İzlanda’daki Hekla Yanardağı, Orta Çağ’da Hristiyanlıkta cehennemin kapılarından biri olarak görülüyordu. Sürekli olarak zirvesinde oluşan bulutlar nedeniyle “pelerin benzeri” olarak adlandırılan Hekla, 1104’teki patlamasıyla korkuları iyice körükledi. Patlama o kadar güçlüydü ki İzlanda’nın yarısını küller ve taşlar kapladı.
Xibalba: Maya Cehennemi
Belize’de bulunan Xibalba mağarası, Maya teolojisine göre cehennemin girişlerinden biri olarak kabul ediliyordu. Mağara, çocuklara ve yetişkinlere ait çok sayıda insan kurbanının kalıntılarıyla doludur. Arkeologlar, bu kurbanların Maya İmparatorluğu’nun çöküşü sırasında yaşanan kuraklıklarda tanrıları yatıştırmak için yapıldığını düşünüyor. Xibalba, kan nehirleri ve akreplerle dolu, şeytanların kol gezdiği bir labirent olarak tasvir ediliyordu.
Station Island: Bilinen Dünyanın Sonu
İrlanda’nın kuzeybatısındaki Station Island, bir zamanlar dünyanın bilinen sonu olarak kabul ediliyordu. Efsaneye göre İsa, bu mağarayı St. Patrick’e göstermiş ve ona Hristiyanlık mesajını yayması için bir uyarı olarak kullanmasını söylemişti. Mağarada duman solunarak ruhsal bir uyanış yaşanabileceğine inanılıyordu. Bu hikaye, Batı Avrupa’da araf kavramının soyut bir fikir olmaktan ziyade fiziksel bir yere dönüşmesine yol açtı.
Plüton Kapısı: Türkiye’nin Cehennem Kapısı
Türkiye’nin Pamukkale bölgesinde yer alan antik Hierapolis şehri, hem gerçek hem de mecazi olarak ölümün kapısıydı. “Plüton Kapısı” olarak bilinen mağara, hayvan kurbanlarının sunulduğu bir yerdi. Antik filozof Strabon’a göre mağaradan çıkan zehirli gazlar hayvanları anında öldürüyordu. 2013’teki arkeolojik kazılarda, bu “Satanik tapınağın” gerçekten var olduğu keşfedildi. Mağaranın altındaki termal kaynaklardan çıkan karbon dioksit gazı, küçük hayvanları öldürecek kadar yoğundu.