Lübnanlılar savaş istemiyor

Lübnanlılar savaş istemiyor
Yayınlama: 30.09.2024 15:25
A+
A-

İsrail-Lübnan Geriliminde Son Durum

Filistin Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Rami Reyes ile Mülakat

Soru: İsrail-Lübnan sınırında yaşanan gerilim hakkında neler söylersiniz?

Cevap: Lübnanlılar savaş istemiyor. Son günlerde yaşanan kayıplar oldukça ağır ve daha fazla artmasından endişe ediliyor. Lübnan barışçıl bir ülke; halkı savaş istemiyor. Ancak asıl soru, İsrail’in savaşı durdurup durdurmayacağı ya da savaşın daha da genişlemesini isteyip istemediği.

Soru: Ateşkes görüşmeleri var. Bu konuda umutlu musunuz?

Cevap: Hayır. İsrail’in bombardımanları son günlerde sadece Hizbullah’ı değil, binlerce Lübnanlı sivilini hedef aldı. Güney Lübnan’da tam olarak yıkılmış köyler ve evler var. İsrail’in “Hizbullah’ı hedef alıyoruz” söylemi inandırıcı değil. Bu saldırılar sadece Lübnan halkını mahvediyor.

Soru: Lübnan halkı Hizbullah’a nasıl bakıyor?

Cevap: Hizbullah, Lübnan toplumunun bir parçası. Lübnan’ın çeşitli bölgelerinden üyeleri var. Bir siyasi parti ve Lübnan hükümetinde ve parlamentosunda temsil ediliyor. Ancak askeri rolü ve direniş kapasitesi tartışılıyor. Mevcut haliyle devam etmesi mi yoksa ulusal savunma planına dahil edilmesi mi gerektiği konuşuluyor. Şu anda savaş ve barış kararlarını elinde tutan bir güç olarak görülüyor. Ancak İsrail’in saldırıları karşısında tüm Lübnan halkı bir bütün olarak hareket ediyor.

Soru: İsrail, hedefi olarak Hizbullah’ı gösteriyor. Ancak Lübnan’ın tüm kesimlerini hedef alıyor. Lübnan halkı buna nasıl tepki veriyor?

Cevap: İsrail, Lübnan’daki farklı grupları bölmeye çalışıyor. Ancak Lübnanlıların tepkisi tam tersi yönde oldu. İsrail’in Lübnan halkını Hizbullah’tan ayırmaya yönelik propagandası başarısız oldu. Güney Lübnan’dan yerinden edilenlerin diğer bölgelerde halk tarafından kucaklanması, Lübnan halkının bu konuda birleştiğini gösteriyor. Ancak bu, Lübnan’daki derin bölünmelerin ve mezhepsel gerilimlerin göz ardı edilmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Savaş sonrası bu konularla yüzleşilmesi gerekecek. İsrail’in bu saldırgan tutumunun Lübnan’da bir iç savaşı tetiklemesini beklemek gerçekçi değil.

Soru: Lübnan’a yönelik bir kara operasyonu ihtimali ne kadar mümkün?

Cevap: Güney Lübnan’a yönelik bir kara operasyonu tehdidi yeni değil. İsrail uzun süredir bu tür tehditlerde bulunuyor. Ancak İsrail, Hizbullah’ın güçlü direniş kapasitesinin farkında. Güney Lübnan’da sadece Hizbullah değil, halk da bu tür bir işgale karşı direnmeye hazır. 2006 yılında da gördük; İsrail, Hizbullah’ın ve Lübnan halkının direnişi karşısında ilerleyemedi. Bu yüzden İsrail, böyle bir operasyona girişmeden önce iki kez düşünmek zorunda kalacaktır.

Soru: 2006’daki Hizbullah ile bugünkü Hizbullah arasında nasıl bir fark var? Olası bir kara savaşında hangi taraf daha avantajlı olur?

Cevap: Askeri bir uzman değilim. Ancak Hizbullah liderlerinin yaptığı açıklamalar, bugünkü askeri kapasitenin 2006’dakinden çok daha güçlü olduğunu gösteriyor. Geçen hafta yaşanan şiddetli saldırılara rağmen Hizbullah, askeri gücünü koruyor. Ancak Güney Lübnan’daki direniş sadece Hizbullah’la sınırlı kalmayacak; halk direnişi de devreye girecektir. Lübnan halkı, İsrail’in topraklarını işgal etmesini kabul etmeyecektir. Modern tarihte, İsrail’i sınır dışı eden ve özgürleştiren tek ülkenin Lübnan olduğunu unutmamak gerekir.

Soru: Hizbullah’ın Lübnan devletinin yerine geçtiğine dair yorumlar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Cevap: Bu, kamuoyunda tartışılan önemli bir konu. Ancak Hizbullah, Lübnan’da devletin yerine geçmiş değil. Hizbullah, askeri ve siyasi bir aktör olarak varlığını sürdürüyor. Ancak Lübnan’da bu konunun tartışılması ve bir sonuca varılması için savaşın bitmesi gerekiyor. Bugün, Hizbullah’ın silahlarının ulusal bir savunma planı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği konuşuluyor. Bu konuda, savaşın sona ermesinin ardından daha net tartışmalar yapılacaktır.

Soru: İsrail durmuyor. İsrail nerede durdurulacak?

Cevap: Maalesef, İsrail’in uluslararası hukuka ve uluslararası sözleşmelere uymadığını görüyoruz. Gazze’de ve Lübnan’da yaşanan sivil kayıplar bunun kanıtı. Amerika’daki başkanlık seçimleri sürecinde Netanyahu’nun, Başkan Biden’ın ateşkes çağrılarına yanıt vermemesi de bu durumu pekiştiriyor. Artık Lübnan’da da İsrail’i durduracak bir güç görünmüyor. Uluslararası toplum, İsrail’in bu saldırgan tutumuna karşı daha yoğun baskı uygulamalı ve barışçıl bir çözüm için adımlar atmalıdır.

Soru: Arap devletlerinin bu süreçteki sessizliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Arap devletleri, maalesef bu süreçte derin bir sessizlik içinde. Gazze’de ve Lübnan’da yaşanan olaylara yeterince tepki göstermiyorlar. Bu sessizlik, İsrail’in saldırganlığını daha da cesaretlendirebilir. Filistin meselesi, Arap dünyasının temel sorunlarından biridir. Ancak Arap devletleri, bu konuda yeterince etkin adımlar atamıyor. Gazze’de yaşananlar, Filistin halkının haklarını savunmadan, bu sorunun çözülemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle, Arap dünyasının bu konuda daha güçlü bir duruş sergilemesi gerekiyor.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.