Karayipler’de bulunan dağlık Montserrat Adası, volkanik bir patlamanın ardından doğanın gücüne yenik düştü. Bir zamanlar hareketli bir başkent olan Plymouth, 1995’teki Soufrière Hills yanardağı patlaması sonucu hayalet bir şehre dönüştü ve günümüzde “Karayipler’in Pompeisi” olarak anılıyor, karanlık turizm için ilgi çekici bir yer haline geldi.
Plymouth, 1995 yılına kadar Montserrat’ın canlı başkentiydi. Ancak Temmuz ayında Soufrière Hills yanardağının patlaması her şeyi değiştirdi. Yanardağdan fışkıran piroklastik akıntılar ve yoğun kül yağmuru, adanın büyük bir kısmını harap etti.
İlk patlamanın ardından bazı insanlar şehre geri dönmeye çalıştı, fakat 1997’deki ikinci büyük patlama Plymouth’un sonunu getirdi. Bu patlamada 19 kişi hayatını kaybetti ve şehir neredeyse tamamen yok oldu. Plymouth, 1,4 metre kalınlığında kül altında kalarak terk edildi.
Günümüzde Plymouth, zamanın yıpratıcı etkisine karşı direnen bir harabe olarak varlığını sürdürüyor. Toz ve külle kaplı sokakları, yıkılmış binaları ve sessiz limanı, geçmişin izlerini taşıyor. Bir zamanlar canlı olan bu Karayip şehri, artık sadece toz, kül ve anılarla dolu.
Montserrat, Kristof Kolomb’un 1493’teki ikinci Amerika yolculuğunda keşfettiği, ancak gemisiyle yanaşmadığı bir ada. Avrupalılar adaya ilk olarak 1632’de, İrlandalı sürgünlerin gelişiyle yerleştiler. Zengin İrlanda mirası nedeniyle “Karayipler’in Zümrüt Adası” olarak anılan Montserrat, St. Patrick Günü’nün İrlanda dışında resmi tatil olarak kutlandığı nadir yerlerden biri.
