Montreal’deki McGill Üniversitesi’ndeki Natalie Phillips’e göre, çift dillilik beynin boyutunu artıyor ve bu da demansa karşı önemli bir koruma sağlıyor.
Phillips, daha geniş bir beyin rezervine sahip kişilerin, demansın neden olduğu hasara karşı daha dayanıklı olduğunu belirtiyor. Çift dilli bireylerin dil merkezlerindeki hücre sayısı artarken, öğrenme ve duygularla bağlantılı beyin bölgelerinde de hacim artışı gözlemleniyor.
Farklı bir dil konuşmak beyin için daha verimli ve uyumlu hale getiriyor. Eğer demans nedeniyle beyin küçülürse, beyin aynı bilgilere ulaşmak için alternatif yollar kullanabiliyor.
Araştırmalar, dil değiştirme pratiğinin bilişsel rezervi güçlendirdiğini ve bunun karar verme, planlama ve dikkat gibi yürütücü işlevleri geliştirdiğini gösteriyor. Phillips ve ekibi, 2024 yılında yaptıkları çalışmada, çift dilli kişilerin beyin sağlığını daha uzun süre koruyabildiğini ortaya koydu.
MRI taramaları, çift dilli demans hastalarının hipokampus bölgelerindeki aktivite kaybının tek dillilere göre daha az olduğunu gösterdi. Ancak, bu beyin bölgesinin büyüklüğünde bir fark yoktu. Bu, iki dil bilmenin beyin hafıza merkezini güçlendirdiğini, ancak fiziksel olarak büyütmediğini gösteriyor.
Toronto’daki York Üniversitesi’nden Ellen Bialystok, çift dilliliğin demansı tamamen engellemediğini ancak başlangıcını geciktirdiğini belirtiyor.
İngiltere’de şu anda yaklaşık 982 bin demans hastası var ve bu sayının 2040 yılına kadar 1,4 milyona ulaşması bekleniyor. Ancak, NHS verilerine göre, demans vakalarının %40’ı önlenebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek kilo vermek, egzersiz yapmak ve sigarayı bırakmak gibi alışkanlıkların demans riskini azaltabileceği belirtiliyor.