Hama’nın ele geçirilmesinin stratejik değeri nedir?

Hama’nın ele geçirilmesinin stratejik değeri nedir?
Yayınlama: 06.12.2024 12:14
A+
A-

Hama’yı Ele Geçiren HTŞ ve Suriye’nin Geleceği

Hama, yalnızca bir şehir değil; Suriye’nin geleceği için psikolojik ve politik bir dönüm noktasıdır. Coğrafi konumu, Halep ve İdlib’den sonra HTŞ’nin etkisini güney yönünde genişletmesi açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Humus’a giden yolları açarken Hama’nın kontrol edilmesi, HTŞ için Lazkiye, Şam gibi stratejik hedeflere doğru ilerlemenin ilk adımı olarak değerlendiriliyor.

Humus’un alınması durumunda, Suriye rejiminin toplumsal tabanıyla Şam arasındaki fiziksel bağ kesilecektir. Şam’sız Lazkiye veya Lazkiye’siz Şam, rejim için uzun süre sürdürülebilir bir yönetim anlamına gelmeyecektir. Ayrıca Humus’un kontrol altına alınması, tüm kritik yol hatlarının tutulması anlamına gelirken, HTŞ’nin Lübnan sınırına dayanmasını da sağlayabilir.

HTŞ’nin Hama’yı ele geçirdikten sonra uyguladığı idare tarzı dikkat çekiyor. İntikam saldırılarını ve yağmayı önleyen politikaları, yerel halk üzerinde olumlu bir etki bırakıyor. Bu, örgütün sadece askeri değil, politik bir dönüşüm sürecine girdiğinin de işaretlerinden biri. HTŞ’nin meşruluk arayışında, yerel halkın güvenini kazanmaya yönelik bu tür hamlelerin, gelecekte tanınma çabalarının bir parçası olacağı değerlendiriliyor.

Özellikle Hama çevresindeki İsmaililerin tarafsız kalmasını sağlaması, örgütün yerel dengeleri doğru okuduğunu gösteriyor. İdlib’teki başarıların yerel halk üzerinde yarattığı güven, HTŞ’nin Hama’daki etkisini artıran önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

Hama’nın düşmesi, yalnızca HTŞ’nin başarısını değil, aynı zamanda Suriye ordusunun zayıflığını da ortaya koydu. Halep’ten çekilmek zorunda kalan rejim güçleri, Hama’yı savunmak için yetersiz kaldı. Rus hava desteğinin sınırlı olması ve İran destekli milislerin gelmemesi, Suriye ordusunun yalnız bırakıldığını gösteriyor.

HTŞ ise, savaş alanında taktik ve operasyonel açıdan açık bir üstünlük sergiledi. Ele geçirilen silah ve mühimmatı hızla kullanarak ilerlemesini sürdüren örgüt, kayıp vermekten çekinmeden ateş altında bile geri adım atmayan bir yapıya sahip.

HTŞ’nin Hama’ya girişi, stratejik bir planın sonucuydu. Örgüt, önce ana yoldan doğrudan girmeye çalıştı ancak rejim güçlerinden sert bir karşılık alınca doğu ve batıya açılarak şehre dolaylı yoldan ulaştı. Batıya yönelerek Rus güçlerini endişeye sürükleyen HTŞ, ardından doğuya yönelerek son darbeyi vurdu.

Hama’nın ele geçirilmesinden sonra sıradaki hedefin Humus olduğu açıkça görülüyor. HTŞ’nin Humus’a ilerlemesi, büyük askeri tesislerin bulunduğu ana yoldan gerçekleşirse çatışmaların yoğunlaşması beklenebilir. Ancak, Rastan ve Telbise gibi muhaliflerin güçlü olduğu bölgelerde ciddi bir direnişle karşılaşılmayacağı değerlendiriliyor. Humus’un alınmasıyla Suriye’nin doğu kapısı tamamen HTŞ’nin kontrolüne geçecek ve örgüt, Palmira ve Sukna’ya kadar ilerleyebilecek.

HTŞ’nin Humus’a ilerleyişi, örgütün Suriye’nin en stratejik bölgelerine olan hakimiyetini genişletecek ve rejimin lojistik desteğini kesintiye uğratacaktır. Bununla birlikte, YPG’nin güneye doğru hareketi gibi diğer aktörlerin hamleleri, çatışmanın daha karmaşık bir hal almasına neden olabilir. Önümüzdeki süreçte, HTŞ’nin askeri ve politik stratejilerinin bölgedeki dengeleri nasıl şekillendireceği yakından izlenmeli.

HTŞ’nin Hama’yı ele geçirmesi, yalnızca askeri bir kazanım değil, politik dengeleri de değiştirecek bir dönüm noktasıdır. HTŞ’nin ilerleyişi, Suriye rejiminin çözülme sürecini hızlandırabilir. Ancak bu süreçte, bölgesel ve uluslararası aktörlerin tepkileri, çatışmanın seyrini belirleyecek önemli bir unsur olmaya devam edecektir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.