HIV Enfeksiyonu: Farkındalık Artırılmalı, Stigma Giderilmeli
Giriş
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, dünya genelinde 39,9 milyon kişi HIV ile yaşıyor. Türkiye’de ise resmi rakamlara göre HIV ile yaşayan kişi sayısı yaklaşık 40 bin. Bu veriler, HIV enfeksiyonunun hala küresel bir sağlık sorunu olduğunu ve farkındalığın artırılması gerektiğini gösteriyor.
HIV’in Kronikliği ve Erken Tanının Önemi
HIV, kronik bir RNA virüsüdür ve erken tanı, enfeksiyonun seyri için hayati önem taşır. Türkiye’de HIV ilk kez 1985 yılında teşhis edildi. O dönemde sadece bir ilaç vardı ve hastaların büyük çoğunluğu kaybedildi. Günümüzde ise tedavi önemli ölçüde gelişti ve erken tanı ve düzenli tedaviyle HIV ile yaşayan bireyler normal ömürlerini yaşayabiliyorlar. Ancak hastalığın sinsi bir dönemi var ve vücut 10 yıl kadar virüsü tolere edebiliyor. Bu nedenle hastalığa ya son devrede ya da hemen başında tanı koymak mümkün oluyor.
Çocukluk Dönemi HIV Vakalarındaki Artış
Çocukluk dönemi HIV vakalarında da artış görülüyor. Çocukların bu dönemde enfekte olması tamamen sıra dışı bir durumdur. Eskiden HIV enfeksiyonu olan bir kadının, virüsü çocuğuna bulaştırmaması söz konusu değildi. Ancak şu an kullanılan ilaçlarla HIV’i çocuğuna bulaştırmaması gerekiyor. HIV pozitif kişiler sağlıklı çocuk sahibi olabilirler.
COVID-19 Pandemisinin HIV Tanılarına Etkisi
COVID-19 pandemisi, HIV tanısı üzerinde olumsuz bir etki yarattı ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması tanı oranlarını düşürdü.
Gençlerde HIV Enfeksiyonunun Artması
Son yıllarda HIV enfeksiyonunun daha çok genç yaş grubunda görüldüğü belirtilmektedir. Bu durumun temel nedeni farkındalık eksikliğidir. 20’li yaşlardaki gençlerin HIV ile enfekte olmaları, koruyucu önlemlerin yeterince anlatılamadığını gösteriyor. HIV’den korunma oldukça basit ve etkilidir. Ancak bu bilgilerin daha etkili bir şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
HIV İle Yaşayan Bireylere Yönelik Stigma
HIV ile ilgili en büyük sorunlardan biri toplumsal stigmadır. Bu durum, bireylerin hayatlarını zorlaştırıyor. HIV pozitif bireyler, iş hayatında, özel ilişkilerinde ve sosyal çevrelerinde ciddi bir ayrımcılıkla karşılaşıyorlar. Halbuki HIV, diyabet veya hipertansiyon gibi kronik bir hastalıktır. Tedaviyle virüs baskılandığında bulaşıcılığı da ortadan kalkıyor.
Erken Tanı ve Tedaviye Erişimin Önemi
HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi için erken tanı ve tedaviye erişimin önemi vurgulanmaktadır. HIV’li bireylerin normal bir aile sahibi olma, çocuk sahibi olma, bir partner sahibi olma kısımlarıyla ilgili sıkıntı yaşamamaları gerekiyor. Bu kişiler belki de en güvenilir partnerlerdir; çünkü HIV RNA’ları takip ediliyor ve ilaçlarını sürekli kullanan bir kişinin HIV’i bulaştırma ihtimali yoktur.
Önyargılar ve Mutsuzluk
Önyargılar yüzünden insanlar gereksiz bir mutsuzluk yaşıyor ve tanı-tedavi süreçlerinde sorunlar yaşıyor. HIV, ölümcül değil, takip ve tedavisi olan bir hastalıktır. Bu nedenle bireylerin toplum dışına itilmemeleri gerekir.