Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’dan Türkiye’deki Kürt Sorunu Hakkında Açıklamalar
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan çeşitli olumsuzluklar, tarihi, kültürel, sosyolojik, ekonomik ve siyasi tartışmalarda hep önemli bir yer tutmuştur.
12 Eylül darbesiyle başlayan Kürtlerin reddi ve inkarı girişimleri, bir “iç Kürt sorunu” tanımına yol açmıştır. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimlerinde ret ve inkar politikaları sona ermiştir. Kürtler, kimliklerinin tanınması, dillerinin önündeki yasakların kaldırılması, akademik ve kültürel haklar, bölgesel kalkınma, ekonomik refah ve sosyal adalet imkanlarına kavuşmuştur. Terörün bitme noktasına gelmesiyle huzurlu bir ortam oluşmuştur.
Elbette yeni anayasa kapsamında geliştirilecek ve güçlendirilecek konular olacaktır. Ancak bunlar artık ayrılıkçı yaklaşımlarla değil, ortak politikalarla ele alınacaktır.
Son kırk yıldır emperyalist bir proje olarak terör destekli bir “dış Kürt sorunu” üretilmiştir. Bu proje, “etnik kimlik=milli kimlik=bağımsız devlet” formülüne dayanmaktadır. Bu, nesnel bir Kürt sorunu değil, Türkiye’den toprak kopararak Ortadoğu’da bir manda devlet kurma çabasıdır.
1 Ekim 2024’ten itibaren Devlet tarafından “Milli Birlik ve Kardeşliği Güçlendirme ve Terörsüz Türkiye” hedefiyle tarihi bir hamle yapılmıştır.
Emperyalist proje, Türkiye’nin Kürtlerini Türkiye Cumhuriyeti’nden koparmayı amaçlamaktadır. Kürtlere ait devlet ve ülke projesi, ilk adım olarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yetki devri/siyasi özerklik talep etmektedir. Nihai hedef ise emperyalizmin mandası bir devlet kurmaktır.
Türkiye’nin Kürtlerinin bir statü sorunu ve dolayısıyla statüye dayalı bir hakları yoktur. Çünkü sözü edilen statü, ülke ve devlet sahibi olmaktır. Türkiye’nin Kürtleri, bin yıllık kardeşlik ruhuyla Kurtuluş Savaşımızda ve Cumhuriyetimizin Kuruluşunda yer almışlardır.
Bu nedenle Kürtlerin Milli Devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir ve Vatanları Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye hedefi, Kürtlerin Devletlerine ve Vatanlarına sahip çıkması çağrısını içermektedir.
Artık emperyalist projeye karşı alınacak tutumlar, Terörsüz Türkiye hedefi için safları belirleyecektir. Akla kara belli olmalıdır.
Çünkü Türkiye’ye dayatılan yapay “dış Kürt sorunu” ile mücadele, Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konudur. İç Cephenin bu konuda güçlendirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak için zorunludur. Türkiye’nin geleceği açısından hayatidir.