Hoş geldiniz. Son görüşmemizden bu yana dünyada ve bölgemizde önemli gelişmeler yaşandı. Ocak ayındaki toplantımızda, bazı olayların habercilerini görüyorduk. O günden bu yana devam eden dinamik olaylar henüz sonlanmadı. Ukrayna-Rusya savaşı, Gazze’deki soykırım ve İsrail’in Lübnan’a saldırısıyla bölgedeki gerilim yeni bir boyut kazandı. İran’la savaş riski ise hala devam ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde seçim sonuçları belli oldu. Dört yıllık bir aradan sonra Trump, ikinci dönemine giriyor. Bu kez Kongre’nin iki kanadında da üstünlüğü ele geçirdi. Bu fırsat her lidere her seçimde nasip olmaz.
Demokratlar, büyük kayıplarının nedenlerini tartışmalı. Amerikan seçmenlerinin tercihlerini etkileyen faktörlerin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Trump’ın kazanmasıyla birlikte, gündemimizi meşgul eden jeopolitik krizlerin biraz daha netleşmesi bekleniyor.
Rusya-Ukrayna savaşını durdurmak için neler yapılacağı merak ediliyor. ABD, İsrail’e Gazze konusunda ne kadar destek verecek? Savaşı durduracak mı yoksa yayılmasına mı izin verecek? Bu konuda net bir öngörüde bulunmak zor.
İki temel husus var. Birincisi, kabine İsrail yanlısı ve Netanyahu’nun emellerini destekleyebilir. İkincisi, Trump savaşları bitirmek istediğini söylüyor. Bu sözlerine dayanarak, zıt bir tutum da sergileyebilir. Bu iki farklı görüşün bölgeye nasıl yansıyacağını zaman gösterecek.
Rusya ve Çin’in yakınlaşması, Kuzey Kore’nin savaşa girmesi, ABD için yeni askeri cepheler yaratıyor. Eski Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Rusya ve Çin’in bir araya gelmesini önlemenin ABD’nin birinci önceliği olduğunu söylüyor.
Trump’ın önünde birkaç yol var. İlk olarak, göçmenlik konusundaki vaatlerini yerine getirmeye çalışabilir. Bu hem iç hem de dış siyasette en az maliyetli seçenek. Bunun için Meksika ve diğer Latin Amerika ülkeleriyle iş birliği gerekecek.
Jeopolitik sorunlarda Trump, biraz daha bekle gör politikasını tercih edebilir. Ukrayna-Rusya savaşına daha aktif yaklaşması mümkün. Tüm bunları zaman gösterecek.