Mart ayında en yüksek aylık reel getiri, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 11,57’lik bir kazançla külçe altında gerçekleşti. Bu, yatırımcılar için dikkate değer bir performansı temsil ediyor ve genellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenli liman olarak görülen altının bu ayda önemli bir değer kazandığını gösteriyor.
Altın, tarihsel olarak, ekonomik belirsizlik veya dalgalanma dönemlerinde yatırımcılar tarafından güvenli bir liman olarak tercih edilir. Mart ayı, bu tür belirsizliklerin arttığı bir döneme denk geldiğinde, altının değer kazanması sürpriz değil. Küresel ekonomik gelişmeler, siyasi gerilimler veya enflasyon endişeleri gibi faktörler, altının talebini artırabilir ve dolayısıyla fiyatlarını yukarı yönlü etkileyebilir.
Özellikle, mart ayında, Ukrayna’daki Rusya müdahalesi ve ABD’deki enflasyon baskıları gibi olaylar, altın fiyatlarını destekleyen unsurlar arasında yer aldı. Bu tür jeopolitik ve ekonomik gelişmeler, yatırımcıların riskten kaçınma eğilimini artırabilir ve altın gibi güvenli varlıklara olan talebi artırabilir.
Ancak, altının bu yüksek getirisi, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmelerinin önemini vurgular. Tek bir varlığa dayalı yatırımların getiri ve risk açısından dengesiz olabileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, yatırımcılar genellikle farklı varlık sınıflarına, örneğin hisse senetlerine, tahvillere veya emtialara da yatırım yaparak risklerini yaymaya çalışırlar.
Mart ayında altının yatırımcılara sağladığı yüksek reel getiri, ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenli liman olarak işlev gördüğünü ve portföy çeşitlendirmesinin önemini vurguladı. Ancak, her yatırım kararı öncelikle kişisel risk toleransı, yatırım hedefleri ve finansal durum gibi faktörlere dayandırılmalıdır.
Mart ayına ilişkin Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı “finansal yatırım araçlarının reel getiri oranları”na göre, yatırımcılar için önemli bir referans noktası ortaya çıktı. Mart ayında külçe altın, en yüksek reel getiri oranıyla dikkat çekti. Özellikle Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 11,43, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 11,57 oranında reel getiri sağladı.
Yatırım araçlarına göre değerlendirildiğinde, dolar ve Euro, Yİ-ÜFE ve TÜFE ile indirgendiğinde pozitif getiri sağlamış olsa da bu getiri oranları sınırlı kaldı. Doların Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 0,72, Euro’nun ise yüzde 1,42 getiri sağladığı görüldü. Ancak, mevduat faizi (brüt) ve devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) gibi daha geleneksel yatırım araçları, hem Yİ-ÜFE hem de TÜFE ile indirgendiğinde kayıplara neden oldu. Mevduat faizi (brüt) için kayıp oranları sırasıyla Yİ-ÜFE’de yüzde 0,48, TÜFE’de yüzde 0,36 iken, DİBS için Yİ-ÜFE’de yüzde 5,04, TÜFE’de yüzde 4,92 olarak belirlendi. BIST 100 endeksi ise her iki indirgeme yöntemiyle de kayıplar yaşadı.
Özellikle külçe altının üç aylık ve altı aylık performansı dikkat çekiciydi. Üç aylık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 9,21, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,92 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Ancak, altı aylık değerlendirmede bu oranlar daha da arttı. Külçe altın, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 19,47, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 11,69 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağladı.
Bununla birlikte, DİBS’in performansı oldukça dikkat çekiciydi. Özellikle altı aylık ve yıllık değerlendirmelerde DİBS, yatırımcısına ciddi kayıplar yaşattı. Altı aylık değerlendirmede Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 16, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 21,47 oranında kayıp yaşandı. Yıllık bazda ise bu kayıp oranları Yİ-ÜFE için yüzde 11,32, TÜFE için yüzde 13,99 şeklinde gerçekleşti.
Son olarak, yıllık değerlendirmede BIST 100 endeksi, Euro ve dolar da dikkat çeken performans sergiledi. Ancak, mevduat faizi (brüt) ve DİBS, hem Yİ-ÜFE hem de TÜFE ile indirgendiğinde yatırımcısına kayıp yaşattı.
Bu veriler, yatırımcılar için önemli bir kılavuz olabilir ve gelecekteki yatırım stratejilerini belirlerken dikkate alınabilir.
