Cuma Hutbesi, 8 Kasım 2024: Merhamet Eden Merhamet Bulur
Sevgili Müslümanlar,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çocukları çok severdi. Bir defasında sahabelerle birlikte otururken torunu Hz. Hasan yanlarına geldi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) onu hemen kucağına aldı, bağrına bastı ve öptü. Peygamberimizin bu halini gören bir kimse, “Benim on çocuğum var, ama hiç birini öpmedim” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.
Aziz Müminler,
Yüce Allah’ın insanın fıtratına yerleştirdiği müstesna duygulardan biri merhamettir. Merhamet, Cenab-ı Hakk’ın Rahman ve Rahim isimlerinin kalplerimizdeki tecellisidir. Merhamet, sıradan bir acıma duygusu değil, yaralı gönüllere merhem olmaktır, mahzun yüreklere dokunabilmektir.
Merhamet, “Bana ne!” duyarsızlığı değil, “Bana düşen ne?” hassasiyeti göstermektir her şeye ve herkese. Merhamet, sadece insanların maddi sıkıntılarını gidermek değil, ilim ve hikmetle buluşturmaktır zihinleri, şefkat ve muhabbetle doldurmaktır kalpleri. Merhamet, sadece kötülüğe karşı olmak değil, iyilikle buluşturmaktır bütün insanları, ilgi ve sevgiyle yeşertmektir bütün umutları.
Kıymetli Müslümanlar,
Mümin, her şeyden önce kendisine, ailesine, çevresine ve tüm mahlukata merhamet etmelidir. Allah Resulü (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
Yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.
Ancak ne acıdır ki şiddet sarmalının her tarafı kapladığı, merhametsizliğin oldukça yaygınlaştığı günlerden geçiyoruz. Nice insan, kin, nefret ve öfkesinin esiri olmuş, merhamet duygusunu kaybetmiş durumda. Bu sebeple de her geçen gün toplumumuzda nice yuvalar dağılmakta, sudan bahanelerle nice canlar hayattan koparılmaktadır. Oysaki inananlar; sabrı ve takvayı kuşanırlar, iman ve güzel ahlakla bezenmiş bir ömür sürerlerse toplumda merhameti hâkim kılarlar. Rabbimizin af ve mağfiretine sığınırlar, günahlarına bir daha dönmemek üzere tövbe ederlerse ilahi rahmete ulaşırlar.
Değerli Müminler,
Bizler, rahmet elçisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in ümmetiyiz. Merhameti kendisine rehber edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bize düşen;
Resulüm! Kullarıma, benim çok bağışlayan ve çok esirgeyen olduğumu haber ver. Ve azabımın da çok elem verici olduğunu bildir.
Hutbemi Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu dua ile bitiriyorum:
…Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.